soğuk et peltesi | |
soğuk güzel | |
soğuk haddeleme | cold rolling |
soğuk hal | |
soğuk harp | cold war |
soğuk hava | winter |
soğuk hava deposu | cold storage |
soğuk hava gemisi | toke tube |
soğuk hava kitlesi | cold front |
soğuk hava vagonu | toke tube |
soğuk içecek | |
soğuk içilen bir tür ekşi çorba | |
soğuk iken kırılabilir | cold - short |
soğuk ısırması | |
soğuk ıslak | clammy |
soğuk işleme | cold-working |
soğuk kanlı | cold- blooded |
soğukkanlı |
cool
|
soğukkanlılığını yitirmek | |
soğukkanlılığını yitirmemek | |
soğuk kanlılık | |
soğukkanlılık |
poise
|
soğukkanlılık itidal | sangfroid |
soğukkanlılıkla |
frigidly
|
soğukkanlı olmak | |
soğuk karşılamak | |
soğuk karşılayış | |
soğuk keski | cold chisel |
soğuk laf | platitude |
soğuklaşmak | |
soğukla tedavi | cryotherapy |
soğukluk |
coldness
|
soğukluk hissetmek | |
soğuk mezeci | delicacies |
soğuk muamele |
inhospitable
|
soğuk nevale | |
soğuk nötron kaynağı | cold neutron source |
soğuk presleme | cold pressing |
soğuk preslenmiş | cold-pressed |
soğuk rüzgâr | |
soğuk şaka | |
Soğuk Savaş | Cold War |
soğuk savaş | cold war |
soğuk şişkinliği | chillblain |
soğuk su | |
soğuktan çürümüş | frostbitten |
soğuktan donmak | |
soğuktan kavrulma | nip |
soğuktan kavrulmak | |
soğuktan kurumuş | winterkilled |
Türkçe | English |