sözünde durmak
sözünde durmamak
sözünde durmayan
sözünden çıkmak
sözünden dönen
sözünden dönen kimse	quitter
sözünden dönme	backtracking promise turnaround
sözünden dönmek	recede retrace return
sözünden dönmemek	keep
sözüne bağlı
sözüne önem verilmeyen
sözüne sadık
sözün gelişi	context contexture
sözün gelişine göre	contextual
sözün gelişi öyle
sözün kısası	dreckley
sözünü ağzına tıkamak
sözünü bitirmek
sözünü dinlemek
sözünü dinletmek
sözunu esirgeme	downright
sözünü esirgemeden
sözünü esirgememek
sözünü esirgemeyen	clean-handed freespoken speaking vocal frank broad-mouthed jannock Honest
sözünü etmek	touch
sözünü etmemek
sözünü geçiren	bossy
sözünü geçirmek	influence
sözünü geri alma	apostasy cancelling disclaimer recantation references abjuration
sözunü geri almak	unsay
sözünü geri almak	recant back-pedal recoil renege repudiate retract revoke abjure
sözünü kesen kimse
sözünü kesme
sözünü kesmek	break pretermit stop
sözünün eri	straightout trueblue
sözünü sakınmamak
sözünü sakınmaz	outspoken
sözünü tutmak
sözünü tutmamak	welsh
sözünü unutarak duraksamak
sözünü yarıda bırakmak
sözünü yerine getirmek
sözü söyleyen
sözü sözüne uymayan
sözü tumturaklı	johnsonian
sözü uzatan	wordy
sözü uzatma
sözü uzatmak
söz uzatımı
söz uzunluğu	long-windedness prolixity verbosity
Türkçe	English