balıklandırmak | |
balıklanmak | |
Balıklar |
Fishes
|
balıklar |
fish
|
balıklara ait | finny |
balıklar çağına ait | devonian |
Balıklava | Balaklava |
balıklava | fishing ground |
balıklı | |
balıklı sebze çorbası | chowder |
balık menisi | |
balık mukus | |
balık oltası kurşunu | |
balık pazarı | fishmonger’s |
balık pulu | scale |
balık satan | |
balık satan kadın | fish |
balık satıcısı | |
balık sepeti | creel |
balıksırtı | |
balık sırtı dam | spanroof |
balıksırtı desen | |
balık spermi | |
balık sürüsü | school |
balık sütü | |
balıktan ibaret | fishy |
balık tarlası | fisher |
balık tenceresi | |
balık türlüsü | |
balık tutan kimse | fisher |
balık tutkalı | isinglass |
balık tutma |
fishing
|
balık tutmada kullanılan alet araçlar | |
balık tutma izni | |
balık tutmak |
angle
|
balık tutsülemek | bloat |
balık tutuyormak | fish |
balık tuzağı | |
balık tuzlamak | |
balık üreticiliği | |
balık uretimi | pisciculture |
balık ve yumurtalı pilav | |
balık yağı | cod liver oil |
balıkyağı | |
balık yavrusu | |
balık yemi |
fish food
|
balık yetiştiriciliği | |
balık yiyen | piscivorous |
balık yumurtası |
roe
|
balım | honey |
Türkçe | English |