başkasının hakkına tecavüz |
trespass
|
başkasının işine burnunu sokan |
nosy
- prying
- nebby
|
başkasının işine burnunu sokan kimse |
kaypoh
|
başkasının işine karışmak |
interlope
|
başkasının malına alıkoyma |
detainer
|
başkasının malına el uzatmak |
|
başkasının malını ele geçirme |
|
başkasının önünde |
|
başkasının rolünü ezberlemek |
|
başkasının sırrını açıklamak |
snitch
|
başkasının sırtından geçinmek |
|
başkasının üstüne atılabilir |
chargeable
- culpable
- imputable
- referable
- accusable
- ascribable
|
başkasının üzerine atmak |
|
başkasının üzüntüsüne sevinme |
schadenfreude
|
başkasının yeri |
stead
|
başkasının yerine geçmek |
|
başkasının yerine koyma |
|
başkasının yerine koymak |
|
başkasının yerine yapılmış |
vicarious
|
başkasının yerini dolduran |
|
başkasının yerini işgal eden kimse |
|
başkasının zararlarına sevinen |
|
başkasının zararlarına sevinme |
|
başkası sanmak |
make a mistake
- mistake
|
başkası zannetmek |
mistake
|
başka sözcüklerle açıklamak |
|
başka suretle |
other
- otherwise
|
başka tarafa çekmek |
distract
|
başka tarafa çevirmek |
avert
|
başka tarafa çevirmek eğlendi |
divert
|
başka tarafa döndürmek |
|
başka tarafa yönlendirmek |
redirect
|
başka tarzda |
|
baş katip |
prothonotary
|
başkatip |
|
başkâtip |
|
baş katsayı |
leading coefficient
|
baska türlü |
other
|
başka türlü |
otherwise
- different
- dissimilarly
- nonsimilarly
- otherways
|
başka türlü göstermek |
dissimulate
|
başka vakte bırakmak |
put
|
Başka veri yok |
No more data
|
başka yerde |
elsewhere
|
başka yerde kalmak |
|
başka yerden |
|
başka yerden gelmiş |
strange
|
başka yere |
elsewhere
|
başka yere almak |
|
başka yere atamak |
|
başka yere dikmek |
|