zamanı bitmek |
|
zamanı boşa harcama |
|
zamanı geçmek |
|
zamanı geçmiş |
|
zamanı gelince |
in due time
|
zamanı gelmek |
|
zamanı gelmiş |
|
zamanı gelmişken |
obiter
- parenthetically
- come to think of it
- incidentally
- by the way
|
zamanı iyi kullanmak |
|
zamanımızda |
|
zamanın |
|
zamanın adamı |
timeserver
|
zamanın akışı |
|
ZAMANINDA |
ON.TIME
|
zamanında |
long ago
- betimes
- punctual
- seasonable
- long since
- lang syne
|
zamanında davranma |
time
|
zamanında davranmak |
|
zamanında gelirim |
|
zamanında gelmek |
|
zamanından önce |
previous
|
zamanından önce hızlı acele |
precipitate
|
zamanından önce olan |
|
zamanından önce yapılan |
|
zamanından önce yapılma |
|
zamanından önce yapmak |
|
zamanında olan |
timeous
|
Zamanında Yanıp/Sönme |
Flash On Time
|
zamanında yapılmayan ödeme |
|
zamanın gereklerine uydurmak |
|
zamanını belirlemek |
date
|
zamanını geçirmeden |
|
zamanını geçirmeyen |
|
zamanını hesap etmek |
date
|
zamanını yanlış tahmin etmek |
|
Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere |
A Brief History of Time
|
Zamanın Kıyısındaki Kadın |
Woman on the Edge of Time
|
zamanın ruhu |
zeitgeist
|
zamanı olmak |
|
zamanı yanlış ayarlamak |
mistime
|
zaman izlencesi |
time program
|
Zaman kartı değerlerini ağ üzerinde |
Share timecard numbers on network
|
zaman kaybetmek |
|
zaman kaybı |
elbowroom
|
zaman kaydırma |
time shift
|
zaman kazandıran aygıt |
timesaver
|
zaman kazanmak |
buy time
|
zamanki |
|
… zamanki |
|
zaman kısıtlaması |
|
Zaman kodu |
Timecode
|