birbirine yapışmak |
cohere
|
birbirine yapıştırmak | |
birbirine zıt | incompatible |
birbirini | one another |
birbirini bilme | |
birbirini desteklemek | |
birbirini dışlayan | mutually exclusive |
birbirini etkileme | coaction |
birbirini etkilemeden | independent |
birbirini etkilemek |
interact
|
birbirini gözetlemek | |
birbirini hırpalamak | |
birbirini ileyen | successive |
bir birini izleme | sequence |
birbirini izleme |
alternation
|
birbirini izlemek | |
birbirini izleyen |
continued
|
birbirini izleyerek | on the bounce |
birbirini keserek | crosswise |
birbirini kırıp öIdüren | internecine |
birbirini kırmak | |
birbirini kuvvetlendirme | synergy |
birbirinin aleyhinde söyleme | attack |
birbirinin arasına girmek | interosculate |
birbirinin ardı sıra | |
birbirinin arkasından gelmek | |
birbirinin arkası sıra | |
birbirinin aynı | |
birbirinin aynı olarak | alike |
birbirinin etrafında akan | circumfluent |
birbirinin üstünden geçmek | |
birbirinin üstünü binmek | |
birbirinin yerine geçebilen | conjugate |
birbirinin yerine geçen | reciprocal |
birbirinin yerine geçmek | reciprocate |
birbirinin yerini alma | alternation |
birbirinin yerini tutabilme | interchangeable |
birbirinin zıddı olmak | contrast |
birbirini okşamak | |
birbirini öldürme | |
birbirini öldürmek | |
birbirini sevmek | |
birbirini suçlama | recrimination |
birbirini suçlamak | disencumber |
birbirini takip etme |
alternation
|
birbirini takip etmek | ensue |
birbirini tamamlamak | |
birbirini tamamlar olmak | complement |
birbirini tutan |
compatible
|
birbirini tutma | |
Türkçe | English |