ayaklarını tutarak dalmak | |
ayaklarını yere vurarak dansetme |
jazz dance
|
ayakları şişmiş | |
ayakları sürüyerek yürümek | shuffle |
ayakları suya ermek | |
ayakları uçmaya yarayan | wingfooted |
ayakları yere basan | |
ayakları yere basmak | |
ayaklarıyla ses çıkarmak | |
ayaklı |
legged
|
ayaklı bardak | |
ayak-libre | footpound |
ayaklı canavar | |
ayaklı gazete |
newsmonger
|
ayaklık |
pedal
|
ayaklı kadeh | |
ayaklık klâvyesi | |
ayaklı kupa | |
ayaklık üstünde yürümek | stilt |
ayaklı kütüphane | library |
ayaklı lamba | |
ayaklı merdiven |
ladder
|
ayaklı tava | spider |
ayaklı ütü yastığı | |
ayak nasırı | |
Ayako Fujitani | Ayako Fujitani |
ayak öpme | |
ayak otu | sedge |
ayak parmağı |
toe
|
ayakparmağı | toe |
ayak parmağının ucu | |
ayak parmağmın ucu | tiptoe |
ayak parmakları | |
ayak parmakları ile dokunmak | |
ayak parmaklarının ucu | |
ayak sesi |
pad
|
ayaksı | pedate |
ayaksız | footless |
ayaksız cennet kuşu | |
ayaksız hayvanlarla ilgili | apodal |
ayaksız kızak | |
ayak sürçmesi | |
ayak sürtme | |
ayak sürtmek | |
ayak sürüyerek yürüme | shuffle |
ayakta | afoot |
ayak tabanı | sole |
ayak tabanıyla ilgili | |
ayak taburesi |
stool
|
ayakta dikilmek | |
Türkçe | English |