bir şey birine veya bir amaç için saklamak |
|
bir şey değil |
you’re welcome
- not at all
- you're welcome
|
birşeyden alınan parça |
|
bir şeyden çekinmeyen |
|
bir şey denilemez |
unobjectionable
|
bir şeyden sıyrılmak |
bilk
|
bir şeyden yararlanmak |
|
bir şeye aldırmaz |
happy
|
bir şeye bağlı |
|
bir şeye binmek |
|
bir şeye çarp |
|
bir şeye çarpmak |
stump
|
bir şeye içerlemek |
resent
|
bir şeye kızmış |
resentful
|
bir şeye saymak |
|
bir şeye takılmış |
afoul
|
bir şeye uydurmak |
adapt
|
bir şeye uzan |
|
bir şeyi açıklamalı anlatmak |
|
bir şeyi aşağıdan yukarıya kaldırmak |
|
birşeyi aşağı doğru çevirtmek veya indirtmek |
|
bir şeyi beğenmez |
querulous
|
birşeyi bilerek yap |
|
bir şeyi bükerek koparmak |
|
bir şey içmek |
|
bir şeyi dikmek |
|
bir şeyi hesaba katmak |
|
bir şeyi kaldırıp taşımak |
|
bir şeyi kesmeye zorla |
|
bir şeyin |
|
bir şeyi nadiren yapmak |
|
bir şeyin biçimini bozmak |
|
bir şeyin bir parçasının kesilmesi anlamında fiil |
|
bir şeyin çok bulunduğunu belirten yer eki |
|
(bir şeyin) dayandığı esas |
cornerstones
|
bir şeyin dolusu |
full
|
bir şeyin elden çıkması |
|
bir şeyin etrafında dolandırmak |
|
bir şeyin etrafında dolanmak |
|
bir şeyin geçtiği yol |
|
bir şeyin genişliği |
|
bir şeyin kabuğunun soyulması |
|
bir şeyin kabuğunu soymak |
|
bir şeyin kenarını bir baştan bir başa dikmek |
|
birşeyin mide bulantısına sebep olması |
|
bir şeyin ön kısmı |
|
bir şeyin parçası |
|
bir şeyin sonu |
omega
|
bir şeyin tamamı |
gamut
|
birşeyin tam zamanı |
point
|